1910 Yılında Kandinsky ile başlayan soyut sanat 20. Yüzyılın ilk yarısında görülen en önemli bireysel gösteridir. Soyut sanatın sözcüsü Michel Seuphor'a göre "Bir resimde günlük gerçek görülmüyorsa o resim soyuttur. Bir resmin soyut olabilmesi için doğa gerçeği ile tüm ilişkilerini kesmiş olması şarttır." Soyut sanat Kant'ın "Akılcı Felsefesi" yani bu felsefeye göre eşyalar, zaman ve uzay mevcut değildir. Böyle olmakla beraber eşya ve olaylar bilinçsel olarak bir uzay ve zaman içinde tasarlanıyordu. Ayrıca Henri Bergson "sezgicilik" anlayışından yani eşya kavramını sezgi kavramıyla birleştiriyor ve eşyaları tanımlarken gerçekte kendi iç yaşantımızı da tanımlamış oluyoruz. SOYUT SANATIN DOĞUŞU Bazı sanatçılar Bergson'un sezgi sistemini şiddetle uyguladılar. Geleneksel perspektif tamamen terkedildi. Böylece madde uzayda kişisel biçim yada renk halinde kendini belirtmiş oldu. Bu kavram önce Kandinsky daha sonra ise Mondirian bu anlayışı uygulamışlardır.
Vasily Kandinsky
Soyut sanat mekân fikrini ve figürü reddeden resmin konusu ne olursa olsun hiçbir doğa unsurunu ele almadan kendine yeten plastik olanaklarıyla kendi sanatçısını anlatmaya yeten bir anlayıştır. Kandinsky Monet'in "Ot Yığınları" adlı eserinden etkilenmiş ve nesnenin gerekliliğinin önemi hakkında içinde ilk şüphe oluştu. Kandinsky kendini nesneler dünyasından kurtarmış ilk soyut sanatçıdır. Sanatçının 1910 yılında yaptığı sanat tarihinde dış gerçekle ilintisi olmayan ilk soyut resim olarak kabul edilir. Sanatçı evinin duvarındaki resimlerinin birini baş aşağı görünce asılı resmin figürden kurtulmuş resim olduğunu keşfetmiş ve o anı şöyle anlatıyor. Henüz başlayan başlayan grup vakti idi. Paletlerimle çalışmadan yeni gelmiştim, dalgındım ve bitirdiğim çalışmamı düşünüyordum. işte bu sırada anlatılmayacak kadar güzel bir iç pırıltı ile parlayan bir tablo gördüm. İlkin hayretle durup kaldım, sonra hemen biçim ve renkten başka bir şey görmediğim ve içerikçe anlaşılmaz olan bu muammalı resme yaklaştım ve gördüm ki benim yapmış olduğum ve yanlamasına duvarda asılı duran tablo idi.Artık kesin olarak biliyordum ki obje resimlerime zararlı olmaktaydı. WASSİLY KANDİNSKY (1866-1944) Sanatçı Alman resminin lideri olup fovistlerden etkilenmiştir.İlk dönemlerinde Münih ve çevresindeki kırların manzaralarını yapmış. Bu dönemde ışık ve renk üzerinde çalışmıştır. Sanatçının duygusal soyutlamanın üç ana kaynağı vardır. İzlenim, Doğaçlama, Düzenleme soyut müziksel başlıklar adını 1910-1914 yılları arasında yaptığı resimlerine vermiştir. Birinci ve ikinci grupta sezgiye üçünçü grupta ise temel davranış olan komposizyon yaratışlarında iç dünyasından hareket ederek renk ve çizgi mantığıyla ele almıştır. 1910 ve 1921 yılları arasında ilk soyut çalışmaları ikinci kaynaktan çıkmış, bu dönemde canlı renkleri kullanmadığı görülür. Bu döneme dramatik dönemde denir.1910 yılına kadar yaptığı çalışmalar birinci kaynaktan olup fovist resimlerdir. Sonraki yılada mimari yapıda resim devri denmiştir. Bu dönemde renkler şiddetini korumakla birlikte biçim bakımından düz çizgiler, lekeler birer geometrik şekil haline girer.1925-1928 arasındaki resimlerine ise daireler hakimdir. Bundan sonraki dönemleri ise müziğin insanda uyandırdığı isimsiz ve sözcüksüz ahenk duygusunu renk ve biçimle anlatma yolunu bulduğu için "Müziksel Devre"denir.